YAZAR VE ŞAİRLERE DAİR
Ahmet Kutsi Tecer, Kudüs’te doğduğu için adı Kutsi
konmuştur. Tecer soyadını da Milli Eğitim Müdürlüğü yaptığı Sivas’taki Tecer
dağından alır.
Aşık Veysel’i Türk kültür ve edebiyatına kazandıran A. Kutsi
Tecer; çalışkan, olgun ve hassas biridir. Etrafından sevilir ve sayılır. Tam
bir İstanbul beyefendisidir.
Nurullah Ataç kolay
kolay yıkanmazmış. Röportaj yapan bir gazeteci bu durumu sorduğunda “Yok; artık
yıkanıyorum, altı ayda bir yıkanıyorum.” der.
Ataç, Nurullah adını hiç kullanmayıp “İnanmadığım şeyi
neden kullanayım?” dermiş.
Nurullah Ataç sinirlendiğinde kekelemeye başlar, tırnaklarını
yermiş.
Ataç, Arapça diye “ve” bağlacını hiç kullanmazmış. Etrafındakilere de “Ben
gâvurum” dermiş.
Falih Rıfkı Atay'ın “İslamiyet denince burnuma ayak kokusu
geliyor.” dediği rivayet edilir.
Sabahattin Eyüboğlu, şair-ressam Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun
ağabeyidir. Sabahattin, ailede “Sarıoğlan” diye çağırılırken kardeşi Bedri Rahmi
de “Karaoğlan” diye çağırılır.
Atatürk’ün yurt dışına eğitim için gönderdiği ilk
öğrencilerden olan Sabahattin Eyüboğlu’nun babası kaymakamdır.
Suut Kemal Yetkin, Ankara Üniversitesi rektörlüğü yapmıştır.
Suut Kemal Yetkin’in babası Şeyh Saffet Efendi, şeyh oğlu
şeyhtir. İlk mecliste Urfa milletvekilidir ve hilafetin kaldırılması için elli üç
arkadaşıyla birlikte imza toplayıp teklif vermiştir.
Şevket Rado, bugün Makedonya sınırları içinde kalan Radoviç
şehrinde doğduğu için Rado soyadını kullanır.
Tek gözü kör olan Şevket Rado’nun diğer gözünün kapağı da
sürekli kapanmaktadır. Şevket Rado çareyi göz kapağını bantlamakta bulur.
Şevket Rado, Orhan Pamuk’un teyzesi Türkan ile evlidir.
Türkan Hanım, Türkiye’deki sayılı Roma hukukçularından biridir.
İsmail Habib Sevük, iri cüssesi nedeniyle “Pehlivan” diye ün
salmıştır. Ahmet Hamdi bir kavgada İsmail Habib’i sille tokat iyi bir benzetir.
Hiç evlenmeyen İsmail Habib Sevük, İslam’da namazın
olmadığını savunurmuş.
Salah Birsel’in babası Hafız Talat Bey’dir. Salah Birsel
aynı zamanda Murat Birsel’in amcasıdır.
Salah Birsel’in asıl adı Ahmet Salahattin’dir.
Yahya Kemal Beyatlı, Falih Rıfkı ve Yakup Kadri’yi
“Şahitlerinizi gönderin, silahlarınızı tayin edin.” diyerek bir mektupla
düelloya çağırmıştır.
Yahya Kemal’in, Nazım Hikmet’in annesi Celile Hanım’la
fırtınalı bir aşk yaşadığını ve evlilik arefesinde Celile Hanım’dan
uzaklaştığını bilmeyen yoktur.
Kendini çirkin bulan Ahmet Haşim pek çok kez nişanlanmış ama
hepsinden caymıştır. Ölümünden dört gün önce kendisine bakıcılık yapan Zarife adlı
kadınla evlenir. “Oh, şimdi bahtiyarım. Herkes gibi ben de ardımdan ağlayacak
bir dul bırakıyorum.” der.
Ahmet Haşim, çirkinliği kadar çok da cimri biridir.
Ahmet Haşim, iyi bir çay tiryakisidir ve çay içtiği bardağı
her defasında yıkarmış.
Ahmet Haşim, Nazım Hikmet’i hiç sevmezmiş. Yanındakiler “Ne
olacak, bırak; o kadar şair içinde bir tane de kominist, şair bulunsun.” dediklerinde Haşim: “Siz kafanızda bir tane
bit bulunsa ‘ne olacak kafamda da bir bit bulunsun’ der misiniz?” demiştir.
Ahmet Haşim hayvanlardan leylek, kedi, horoz, eşek ve
kargayı severmiş. Kargayı zeki bir kuş olarak görürmüş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder