22 Aralık 2016 Perşembe

Ragıp MİRZADE

İlgili resim

DİVAN ŞİİRİNDEN YILDIZ BEYİTLER

1-Göz yaşlı gönül zülf-i perîşânlar içinde 
Kaldım karanu gecede bârânlar içinde 
TACİ BEY

2-Yok tâkati hicrânına lutf eyle efendim 
Dil-haste-i aşkın olan Esrârı unutma
 ESRAR DEDE

3- Gâhîce uyandıkça şebistân-i safâda 
Şol gice olan sohbet-i hemvârı unutma
 ESRAR DEDE

4-Azm-i sefer ettin dil-i nâçârı unutma
Gittin güzel ammâ bu dil-efkârı unutma
 ESRAR DEDE

5-Dil verdiğimiz yâre nigâh-i gazabından 
Tasrîhe mecâl olmadı îmâ ile geçtik
 NAİLİ

8 Aralık 2016 Perşembe

Ragıp MİRZADE

İlgili resim

DİVAN ŞİİRİNDEN YILDIZ BEYİTLER

1-Bekâ-yı mülk adl ü ilm iledür 
Vefâ-yı ilm akl ü hilm iledür 
ŞEYHÎ

2-Hayat-ı câvidândır ölümden korkma ey ârif 
Cihanda cümle şâdinin, bilirsin, âhiri gamdır 
AHMEDÎ

3- Zâhid, bu bürûdetle eğer dûzâha girsen 
Bir lü’le duhan yakmağa âteş bulamazsın
 LA EDRİ

4-Bî-vücûd olmak gibi yoktur cihânın râhatı 
Gör ki Sîmurg’un ne dâmı var ne de sayyâdı var 
KOCA RAGIP PAŞA

5-Aşk derdiyle hoşem terk-i nasîhat kıl refîk 
Ben ki tiryâkî mizâcem zehr kâr etmez bana 
FUZULİ

24 Kasım 2016 Perşembe

Ragıp MİRZADE

İlgili resim



DİVAN ŞİİRİNDEN YILDIZ BEYİTLER

1-Bekâ-yı mülk adl ü ilm iledür
Vefâ-yı ilm akl ü hilm iledür
ŞEYHÎ

2-Hayat-ı câvidândır ölümden korkma ey ârif
Cihanda cümle şâdinin, bilirsin, âhiri gamdır
AHMEDÎ

3- Zâhid, bu bürûdetle eğer dûzâha girsen
Bir lü’le duhan yakmağa âteş bulamazsın
 LA EDRİ

4-Bî-vücûd olmak gibi yoktur cihânın râhatı
Gör ki Sîmurg’un ne dâmı var ne de sayyâdı var
KOCA RAGIP PAŞA

10 Kasım 2016 Perşembe

Ragıp MİRZADE

İlgili resim



DİVAN ŞİİRİNDEN YILDIZ BEYİTLER

1-Muhibb-i sâdık odur mukteza-yı hâl üzre
Ya sırf-ı mal ide ahbâbına ya bezl-i vücûd
BELiğ (bezl:bol vermek)

2-Farisî şiir yapar Rûmda şâir meselâ
 Revişin zağ unutur kebge ederken taklîd
BELİĞ (reviş:yürüyüş,zağ:karga,kebge:keklik)

3-Aşk mühlik, yàr gafil, mübtelalar neylesün
Birbirine derdini inkâr güç, ikrâr güç
NEFÎ

4-Zen merde civan pîre keman tîrîne muhtaç
Ecza-yı cihân cümle birbirine muhtaç
BAĞDATLI BASÎRÎ

5-Âşıka dünya vü cân terk eylemek âsân olur
Lîk cânân terkini etmek geliptür cânâ güç
AVNÎ (âsân:kolay, lîk:lakin)

27 Ekim 2016 Perşembe

Ragıp MİRZADE

İlgili resim

DİVAN ŞİİRİ YILDIZLARI

1-Dânâya geç muamele nâdâna iltifat
 Düşmez efendi böyle eda şãn-ı devlete
BELiĞ

2-Sür çıkar ağyarı dilden ta tecelli ede Hak,
Padişah konmaz saraya hane mamur olmadan.
Sel gider kum kalır âhır buna âlem derler. 
ENDERUNLU VASIF

3-Âteşe yansa da beyt-i kezab
İnanıp kimse götürmez ona âb
SÜNBÜLZADE VEHBİ

4-Yoğ iken tilki gibi hile-güzâr
 Yine postu soyulur âhir-i kâr
SÜNBÜLZADE VEHBİ

5-Lîk malum değildir takdîr
Etme tedbirde asla taksir

SÜNBÜLZADE VEHBİ

13 Ekim 2016 Perşembe

Ragıp MİRZADE

İlgili resim

DİVAN ŞİİRİ YILDIZLARI

1-Íncitme sen ahbâbını incinmeye senden
Bu âlem-i fânîde zarâfet budur işte
LEYLÃ HANIM

2-Hemnişîn olmak ehl-i bidat ile
Kalbe gaflet virür dalâlet ile
Kişinün dînini fesada virür
Veraı harmanını bâda virür
(Vera:Takva) LATİFİ

3-Gökden iner mi tenbel için mâide
 Öyle kütük gibi yaşamakta ne fâide
(maide:zlyafet) iSMAiL SAFÂ

4-Çarha dayanma her ne kadar üstüvâr ise
 Yerin efendi altı da var üstü var ise
GIRAMÎ (üstüvâr:sağlam)

5-Komaz halk intikamın zalime idbârı vaktinde
 Zahm-dâr olsa ef'î anı mûrân eyler efgende
 BELiĞ (idbar:terslik,efi:yılan,efgende:düşkün)

6 Ekim 2016 Perşembe

Ragıp MİRZADE

İlgili resim

DİVAN ŞİİRİNDEN YILDIZLAR

1-Aldanma câh ü bahtına kalmaz bu rûzgâr
 Bağ-ı bahâra neyledi bâd-ı hazânı gör BAKÎ

2-Şerr ile olmayasın âlûde
Dü cihânda olasın âsûde
NÂBÎ

3-Bakma yâ Rab sevâd-ı defterime
 Anı yak ateşe benim yerime
(sevãd:siyahlık)
MECHÛL

4-Nâdân ile sohbet etmek güçtür bilene
Çünkü nâdân ne gelirse söyler diline
MECHÛL

5-Halka kin eyleme ger varsa mürüvvet sende
 Seni zemm iyleyeni medh ile kıl şermende


(şermen:utangaç) MECHÛL

22 Eylül 2016 Perşembe

Ragıp MİRZADE

İlgili resim

DİVAN ŞİİRİNDEN YILDIZLAR

1-Ne gam uçup vatanımdan baî- düştümse
Yapar garîb kuşun âşiyânını Allah
ŞİNASÌ

2-Onlar ki lâf ile dünyâya nizâmât
Bin türlü teseyyüb bulunur hânelerinde
 ZiYA PÂŞÂ

3-Yıldız arayıp gökte nice turfa müneccim
 Gaflet ile görmez kuyuyu reh-güzerinde
ZİYÂ PAŞA

4-Gamınla ağlamak yıllarca handân olmadan yeğdir
 Kul olma dergâhında Mısr'a sultan olmadan yeğdir
 SÂNÎ

5-Zâlim yine bir zulme giriftâr olur âhir
Elbette olur ev yıkanın hânesi virân
ZİYA PAŞA

8 Eylül 2016 Perşembe

Ragıp MİRZADE

İlgili resim

DİVAN ŞİİRİNDEN  YILDIZLAR

1-Hangi büttür bilmezem îmânumı gaaret kılan
Sende îman yoh ki sen aldın diyem îmânumı
 (gaaret:çapul,yağma) FÛZÛLÎ

2-Etibbânın budur pend ü kelâmı
 Sakın ifrât ile yime taâmı
 (etibbâ:doktorlar, pend:nasihat) FiRDEVSÎ-i RÛMÎ

3-İnsana sadakat yaraşır görse de ikrâh
Yardımcıdır doğruların Hazret-i Allah
ZiYÂ PAŞA (ikrah:iğrenme)

4-Yâver olursa eğer lûtf-ı Hudâ bir kula
Bir pula muhtaç iken dehre olur padişah
(dehr:dünya)  ŞAHiN GiRAY

5-Dini tahkir etmeği her kim ki addeyler mûbah
 Âkibet dûçâr olur bir nikbete bulmaz felah
(dûçar:uğramış, nikbet:bedbahtlık)

 RAŞİD BEY 

25 Ağustos 2016 Perşembe

Salih HİLMİ

UÇURUM ile ilgili görsel sonucu

SUSKUN

Ben kırılıyordum camlarda
Narin saçlarınsa uçardı med-cezir kaldırımlarında
Yangın hüzünlü fakat avare gölgeler arar
Kırık bir kalp ihanet eder gül kuruyup kalınca

Pervaneler mum ararken
Ben yorgun musibetlerin sancısını çekerim
İçimde esmer sevdalara marş okutulur
İshakkuşları dallara konunca

Sarhoş hançerler elbet paslanacak
Tabutlar denize bırakılırken
Ruhum buruk sultanların postunu alacak
Usandım bahar gözlü uçurumlardan
Yolum hep suçlu, dudaklarım suskun

Ragıp mirzade

İlgili resim

DİVAN ŞİİRİNDEN SEÇMELER

B1-Ayş ü nûş eyle bugün amma gam-ı ferdâyı
Sana ısmarladılar mı bu yalan dünyayı
 iBN-i KEMAL (gam-ı ferdâ:gelecek günlerin derdi)

2-Ey kadri bülend pâdişeh dur
 Lutf et şeb-i Kadr kadrin artur
 FUZÛLÎ

3-Anı hoş tut garîbindir efendim işte biz gittik
Gönül derler ser-i kûyumda bir dîvânemiz kaldı
 HAYÂLÎ

4-Hayâli devlet-i bî-i'tibâra bakmadın gittin
Bize bestir bu kim dillerde bir efsânemiz kaldı
(bes:yeter,kâfî) HAYÂLÎ

5-Zâlimlere mehil olmasa matlûb-ı ilâhî
Bir demde yıkar âlemi mazlûmların âhı

GiRiDÎ SIRRI PAŞA

11 Ağustos 2016 Perşembe

Salih HİLMİ

MİXED MİXED ABSTRACT ile ilgili görsel sonucu

SAVRULUŞ

Köprüler kurayım nehir kıyısında
Yüreğim köz, dağ  uçurumlarına düşer
Muhacir türküler söyle bana
Hepsi hayat dokunuşlu olsun
Artık devir fırında yanma vakti midir?
Nesiller toz olmuş göğe savrulan
Bulutlar kar, yağmur değil gamsızlık döker
O posta güvercinleri yalan taşımaya sevdalı
Büyü hep büyü mayalar çerçeveler
Toz toprak çocuklarından haz çocuklarına
Sis katman katman uzaktan en yakına

Ragıp MİRZADE


İlgili resim
DİVAN ŞİİRİNDEN YILDIZ BEYİTLER

1-Mecnun ne bilir kaaide-i nâz u niyâzı
 Aşık mı sanır kendin o meczûb-ı muhabbet
NEFİ

2- Gönül ne gök ne elâ ne lâciverd arıyor
 Ah bu gönül bu gönül kendine derd arıyor 
NEFİ

3-Tut dilüni eyleme la'l-i leb-i cânânı medh
Bendeye lâyık degüldür eylemek sultânı medh
 ADLİ

4-Havf ider sanma mahallende Necati'den rakib
Pâdişâhum bellüdür kimi seg gedâdan korkmaz
NECATİ

5- Işk elinden akl âciz olduğun ayb eylemen 
Bir raiyyet var mıdur kim pâdişâdan korkmaz
NECATİ

28 Temmuz 2016 Perşembe

Salih HİLMİ

FLOWER POT edge of the window abstract ile ilgili görsel sonucu

KENDİ BAŞINA

Pencere önünde bir saksı
Sanki evin kedisi
Hem özgür hem mecbur
El kadar bahçedir yeşerir
Hepsi gibi çiçek açar
Hepsi gibi solar

Güvenli bir limandır pencere önü
Çiçeği, yaprağı , dalları rüzgara açık
Kendi başına bir ada
Seyrederken sokağı
İçinde ne hayaller saklı

Kış gelir eve çekilir
Yağmur, kar yağarken sokakta
İçine bir hüzün çöker
Sokakta ağaçlar güze, kışa boyun eğer
Şimdi saksı derin hayaller kurar
Kış bitince yine çiçeklenir toprağı
Bahar gelende etraf  şen şatır

Ragıp MİRZADE

İlgili resim

DİVAN ŞİİRİNDEN YILDIZLAR

1-Dehr bir bâzârdır her kim metâın arz eder 
Ehl-i dünya sîm ü zer ehl-i hüner fazl u kemal
 FUZULİ

2-Ne fitnedür yâ Rab bu kim bir dil-berün her gamzesi 
Bir demde bin cân almasa dirler bu fettan olmamış 
AHMED PAŞA

3-Şol ömr kim sensüz geçer ol ömr zâyi ömr imiş 
Bir cân kİ anun cânânı yok ol cân dahi cân olmamış 
AHMED PAŞA

4-Aşk ile viran iden gönlini ma'mûr istemez 
Hâtırın mahzûn iden bir lahza mesrur istemez 
AVNİ

5-İltifât eyler sana ey dil o şâh-ı nîk-baht dıraht 
Meyl ider elbette hâke mîvedâr olsa 
ŞEYHÜLİSLAM YAHYA

14 Temmuz 2016 Perşembe

Salih HİLMİ


ON THE WİNDY FOREST SURREAL RİVER ile ilgili görsel sonucu

ORMANDA RÜZGAR

Kumrular ötüyor ormanın derinliğinde
Rüzgar sallar dal uçlarını usul usul
Akar nehir tüm canlılığıyla
Gürültü büyür her yanda
Zaman erimiş, mesafeler kaybolmuş şimdi

Uzar göğe çeşit çeşit ağaç gövdeleri
Mağaralar suskun, sakinleri uyandı uyanacak
Uzak bir tepede kimsesiz ceylanlar koşturur
Bir söğüt altı huzuru indirir semadan iplik iplik
Meyve ağaçları ikramını sunar cömertçe

Kumrular ötüyor ormanın derinliğinde
Sesler, yeni renkler katıyor kendine
Gökkubbe mavi maviyken şimdi siyaha çalmakta
Ve ben, taze ümitler peşindeyim
Çünkü mavilik kaybolmasın yüreğimden

Metehan FİDAN

KİNDLİNESS SURREAL ile ilgili görsel sonucu

MERHAMET YOK NEFSİME

Bu dünyanın vebali ağır geldi boynuma,
Ne eksem yaban gülü ne yapsam ki tersine,
Menfi bir hikayeden çalınmış ki alnıma,
Bu nizam yalan gülen fırtınadır mevsime,
İnan ki inancımdan merhamet yok nefsime..

Hakikat sorgun demi, yorgun de mi zamana,
Nedamet kirli bir yüz, yangın de mi samana,
Anladım ki geceden hatıradır sabaha,
Bir zehir ki korkudan renk veriyor yüzüme,
Haşyeti dilden olan merhamet yok nefsime..

İnsafım delik deşik, vurgunlara emanet,
İrfanım da alışık, yüz boyalı hıyanet,
Gönül her dem karışık, her dem bana ihanet,
Anlarım ki kusurum fazla gelir kendime,
Merhemim çok aksine, merhamet yok nefsime..

30 Haziran 2016 Perşembe

Metehan FİDAN

KİNDLİNESS SURREAL ile ilgili görsel sonucu

BAKMIYOR SANA

İnkarsız azabın el pençesinde,
O vakit sözlerin kanmıyor sana,
Ne edan kurtarır mahrur sesinde,
İnan ki sevdadan yanmıyor sana,
Gözlerim bu türlü bakmıyor sana..

Rızası olan mı tedip edecek,
İzası yalandan gönlün bilecek,
Humma değil bu hurra gelecek,
Hevesat saatin hatıra kala,
Gözlerim bu türlü bakmıyor sana..

Sıhhati arayan gam yokluğunda,
İffeti unutan her yokluğumda,
Çaresi gönlünün şer tokluğunda,
Vicdanın kal diyor, kan diyor sana,
Gözlerim bu türlü bakmıyor sana..

Allah''tan umudu kesemem diyen,
Garipten fatura kesemem diyen,
Yıllardır gururun ekmeği yiyen,
Bu yüzden hakkım da haramdır sana,

Gözlerim bu türlü bakmıyor sana..

Ragıp MİRZADE

İlgili resim
DİVAN ŞİİRİNDEN YILDIZ BEYİTLER

1-Ömrüm içinde senden ger bir vefâ göreydim
 Râzı idim gamınla ömrün tebâh olaydı
 NEVRES-i CEDÎD

2-Zülfün görenlerin hep bahtı siyâh olurmuş
 Tek zülfünü göreydim bahtım siyâh olaydı
NEVRES

3-Erbâb-ı teşâur çoğalıp şâir azaldı
Yok öyle değil şâirin ancak adı kaldı
MUALLiM NACi

4-Susuz değirmenlerin ne ile döner çarkı
Kerem etmeyen beyin fakirden nedir farkı
MECHÛL

5-Feyz alırsın çekerek derd ü gam-ı dünyâyı
Tekkeyi bekleyen elbette içer çorbayı
İBRAHiM ŞİNASi

16 Haziran 2016 Perşembe

Salih HİLMİ

secret garden ile ilgili görsel sonucu

SAKLI

Hisarlar gördüm ardında ağaçlar
Meyve meyve durur zamana
En güzel meyveler saklı
Şarkılar tatlanır özlerinde
Yürür geleceğe şarkın çocukları

Kayalar şak şak edecek her filizde
Beton direnir, direnir
Alınyazısı saati yakın
Her boş direniş elbet darma duman olur
Yiğit yiğit sabahlardan
Yiğit yiğit ikindilere

Gaye bayraklar akşamı karşılasın
En güçlü rüzgarlarda bile
Gök parçalanmadan, yer depreşmeden

RAGIP MİRZADE


DİVAN ŞİİRİNDEN YILDIZ BEYİTLER-6

1-Ömrüm içinde senden ger bir vefâ göreydim
 Râzı idim gamınla ömrün tebâh olaydı
NEVRES-i CEDÎD

2-Zülfün görenlerin hep bahtı siyâh olurmuş
Tek zülfünü göreydim bahtım siyâh olaydı
NEVRES

3--Erbâb-ı teşâur çoğalıp şâir azaldı
Yok öyle değil şâirin ancak adı kaldı
MUALLiM NACi

4-Susuz değirmenlerin ne ile döner çarkı
Kerem etmeyen beyin fakirden nedir farkı
MECHÛL

5-Feyz alırsın çekerek derd ü gam-ı dünyâyı
 Tekkeyi bekleyen elbette içer çorbayı
İBRAHiM ŞİNASİ

6-Ayş ü nûş eyle bugün amma gam-ı ferdâyı
Sana ısmarladılar mı bu yalan dünyayı
İBN-i KEMAL (gam-ı ferdâ:gelecek günlerin derdi)

7-Ey kadri bülend pâdişeh dur
Lutf et şeb-i Kadr kadrin artur
FUZÛLÎ

8-Anı hoş tut garîbindir efendim işte biz gittik
Gönül derler ser-i kûyumda bir dîvânemiz kaldı
HAYÂLÎ

9-Hayâli devlet-i bî-i'tibâra bakmadın gittin
Bize bestir bu kim dillerde bir efsânemiz kaldı
HAYÂLÎ (bes:yeter,kâfî)

10-Zâlimlere mehil olmasa matlûb-ı ilâhî
Bir demde yıkar âlemi mazlûmların âhı
GİRİDÎ SIRRI PAŞA

2 Haziran 2016 Perşembe

Salih HİLMİ

Secret Green Mountain - Surrealism - Middle Earth landscape with surreal floating green mountain, moon balloon, kingfisher, shadow people

ÇILGINLIK

Ziyafetinize devam edin ey robotlar, çılgınsınız
Çatallarınız, bıçaklarınız ne güzelmiş
Şişman adamlar dost musunuz siz?
Çocukları aldattınız kırmızı balonlarla
Şekerle kandırırken uyuşturdunuz
Gündüzleri gece ettiniz soyguncularınızla
Mücevhere doyamadınız
Sihir her yanınızı sarmış
Abarttınız bayım, cüsseniz kurbağa
Fillerle yarışıyorsunuz sarhoşsunuz, ayılın
Ne vakit size elveda diyeceğiz?
Gözlüklerinizi takın okuyun haberi
Masallar anlatılıyor her gün büronuzda

Gitarımı getirin size Fransız soneler okuyayım
Psikologlarınız ruhunuzu tartsın
Açılın anlatın, bunalmışsınız
Gözlükleriniz ne okuyor bayım?
Rekorlar kitabında size müstesna bir yer
Bir coğrafya nasıl tarumar olur?
Evet silindir operatörü olsaydınız
Ne iyi olurdu!
Hiç olmazsa helal ekmeğiniz olurdu.
Hem böyle kırmızı  asfaltta yürütmezdiniz
Biz siyah asfaltta daha bahtiyardık.

Metehan FİDAN

POET ABSTRACT ile ilgili görsel sonucu

NE İÇİN

Şair olmak için mi bu üftade kederim,
Yoksa ahir olmak mı, mahir olmak için mi,
Nihayetinde arzum, benim mutlak kaderim,
Böyle olmak işim mi, aşık olmak için mi,
Ve günahımız kadar zalim olmak için mi..

Hayal-i muhâl imiş bu vuslatın gerçeği,
Edvaya tuzak imiş yalanların merceği,
Sallanmaz mı sallanır o payidar sancağı,
Sefalet mevsiminde, sefa çekmek için mi,
Cehalet kafesinde, cefa çekmek için mi..

Söyle razı olayım, söyle gönül dilinden,
Nasıl iflah olayım bu umutsuz seyirden,
Geç deyince geçilmez o hummalı nehirden,
Yanan neydi hakkaten, cayır cayır için mi,

Söylesene kor tanem, yoksa benim için mi.

Osman KURBAN

GREED SURREAL ile ilgili görsel sonucu

AÇGÖZLÜLÜK

   Evvel zaman içinde Salonika’dan, Halep’e büyük, büyük, büyük bir dede iplik almaya gider. Dede tüccardır. Tekstil işiyle uğraşır. Dere tepe düz gider ve Halep’e ulaşır. Meydanda bir kalabalık görür. Uzun bir kuyruk ve çadır vardır. Dedemiz merak eder ve kuyruğu gözetlemeye başlar. Çadıra giren elinde bir kese altın ile çıkar. Dedemiz çadıra girer ve bakar ki: Ortada bir kör olan ihtiyar oturuyor ve önünde kocaman bir altın çuvalı. Kuyruktakiler geliyor, ihtiyarın ensesine sertçe bir şaplak yapıştırıyorlar. Sonra adam “Oh! Hak yerini buldu” diyor. Bizim dede şaşkınlıkla seyrediyor. Sonra akşam oluyor. Dedemiz o ihtiyarın yanına gidiyor: Sana yardım edebilir miyim diye soruyor. İhtiyar: kızgın bir ses tonuyla: sen de kimsin, benim param da gözün mü var diye soruyor. Dedemiz, yok ben Tüccarım uzak diyarlardan geldim buraya meydanda soluklanmak için dururken seni gördüm ve çok şaşırdım diyor. İhtiyar, dedemize: sen altın aldın mı diye soruyor. Dedemiz, hayır almadım diyor. Zaten istemiyorum da ama merak ediyorum, neden bu insanlar senin ensene vuruyorlar: bak ensen kıpkırmızı olmuş diyor. İhtiyar, adama sen gerçekten de benim paramın peşinde değil misin diye soruyor. Dedemiz, hayır, ben sadece bu olayı merak ediyorum diyor. İhtiyar adam, dedemizin yüzüne sanki görecekmiş gibi bakıyor ve çok tuhaf bir adamsın sen diyor. Dedemiz, asıl tuhaf olan sensin diyor. İhtiyar adam, dedemizi alıp bir kahveye götürüyor ve anlatmaya başlıyor…

   İhtiyar adam: Ben kervancı başıydım. 40 develik bir kervanım vardı. Bu yörede çok dürüst bir adam olarak tanınırdım, herkes beni severdi. Herkese hakkınca davranır, çok fazla da para almazdım diyor. Sonra bir akşamüstü, evde otururken birden kapı çalındı. Bir baktım aksakallı bir dede. Bana dedi ki: Evladım sana ihtiyacım var, seninle birlikte iş yapacağız, develerine ihtiyacım var dedi. Ne işi yapacağız dedim. Onu sormayacaksın dedi. 40 deven var, hepsine ihtiyacım var. Eğer benimle gelirsen bu kırk deveni, iki yüz deve yapabilirsin dedi. Bana güven ya da güvenme. Peki dedim. Aksakallı dede; peki o zaman yarın sabah hazırlan yola çıkacağız dedi. Ben develerimi hazırlamaya koyuldum. İşçilerimden biri dedi ki; Yapma, etme ya adam haramiyse ya hırsızsa dedi. Ben işçime adam hiçte öyle birine benzemiyordu dedim. İşçilerim sen bilirsin dediler. Ertesi gün, sabah ezanıyla beraber gün doğmadan aksakallı dedi ile yola çıktık. Bir gün kadar gittik. Tepelik olan bir yere geldik. Aksakallı, tamam artık geldik dedi. Aksakallı o tepenin iki yanına taş koydu. Birini bir eliyle okuyup üfledi, diğerine de aynısı yaptı. Sonra ellerini havaya kaldırdı ve bir dua etti. Tümseğin ortasına bir kapı açıldı. Aksakallı bana dedi ki; Bu kapıdan içeri gir dedi. Hiç korkma. İçerinde bir boşluk göreceksin, o boşluğun içine elini sok bir kutu alacaksın, o kutuyu aç ne olacağını görürsün dedi. Ben girdim içeriye, hakikaten de o boşluğun içine elimi attım ve bir kutu geldi. Kutuyu bir açtım. Etraf birden aydınlandı. Aman Allah’ım! Her taraf altın. Ben altınları dışarı çıkardım ve develere yükledim. Sonra eve gitmeye başladık. Ben aksakallıya dedim ki: Biz bu para işini konuşmadık ne vereceksin bana dedim. Aksakallı bana 1 deve altın yeter mi dedi. Ben de tamam dedim. Aradan bir saat geçti, kendi kendime düşündüm. İçeriye giren benim, neden ben bir deve yük alıyor dedim. Sonra aksakallıya döndüm, dedim ki; aksakallı, sen beni kandırdın. İçeri giren benim, ben daha fazla yük istiyorum dedim. Aksakallı tamam evladım, 5 deve yeter mi dedi. Tamam dedim. Biraz daha yol gittik, kendi kendime bir daha düşündüm, aksakallı sen beni yine kandırdın. Ben içerde ne olacağını bilmiyordum belki ölebilirdim dedim. Aksakallı tamam evladım ne kadar istiyorsun dedi. Yarısını istiyorum dedim. Aksakallı döndü bana dedi ki; peki evladım al ama bak gittiğin bu yol, yol değil. 1 deve yük altın sana yeterdi, her şeyin fazlası haram dedi. Ben: yok, ne yaptığımı biliyorum dedim. Biraz daha gittik. Sonra ben kendi, kendime düşündüm. Ben neden bu aksakallıya para veriyorum ki dedim. Döndüm ve dedim ki; aksakallı bu kırk deve altında benim dedim. Aksakallı döndü: Bak evladım yapma, ateşle oynuyorsun. Yok, ben ne yaptığımı biliyorum, bunların hepsi benim dedim. Biraz daha gittiktenken sonra, aksakallıya döndüm. Aksakallı sen yine beni kandırdın dedim. Benim sana o boşluktan getirdiğim kutuda ne var. Sen bana kırk deve yükü verdin ama kim bilir sen ne aldın dedim. Çabuk ver onu bana dedim. Aksakallı; evladım bak yapma dedi. Ben bıçağımı çektim, boğazına doğru götürdüm. Aksakallı, vermek zorunda kaldı. Kutuyu bir açtım, içinde bir toz. Aksakallıya sordum, ne yapacaksın bu tozu dedim. Aksakallı ilk başta söylemedi. Sonra tehdit ettim ve söyledi. Aksakallı: bak bu tozu sol gözüne sür, bu taşların ve dağların altındaki bütün hazineleri görürsün dedi. Hakikaten de sürdüm, bütün servetleri görmeye başladım. Sonra yolda giderken, aksakallıya ben öteki gözüme de süreceğim dedim. Aksakallı; bak oğlum, yapma çok ileri gidiyorsun. Haddini fazla aştın dedi. Ben sen karışma dedim ve öteki gözüme de sürdüm. Sonra gözlerim kör oldu…

          İhtiyar adam, bizim dedeye dönerek; ben o kadar açgözlü bir adamım ki şimdi o kırk deve altın varya, şehrin meydanında her Cuma günü otururum ve enseme vurana bir kese altın veririm. Sonra “Oh! Hak yerini buldu” derim demiş… Sence de hak yerini bulmuyor mu evlat demiş. Dedemiz; buluyor, gerçekten de buluyor demiş…


RAGIP MİRZADE


DİVAN ŞİİRİNDE YILDIZ BEYİTLER-5

1- Eyleme kibr ü hased merdûd olan şeytâna bak
Zühdüne tayanma gel gör n’oldı Bel’âm-ı Bâ’ur 
MUHİBBİ

2-Her ne denlü derd ü mihnet kim gele eyle kabûl
Hîç işitmedün mi kim dünyâ degül cây-ı sürûr
MUHİBBİ

3- Sakın aldanma cihâna olmasun sende gurûr
Ne kadar devlet bulursan kendözüni eyle mûr
MUHİBBİ

4-Göz yum cihândan aç gözüni kendü hâlüne
Sen göz yumup açınca bu âlem gelür gider
İBN-İ KEMAL

5-Her kişiye belâ yüküni çekdürür felek
Kimdür ki bu cihâna müsellem gelür gider
İBN-İ KEMAL

6- Âlemde gam kişiye dem-â-dem gelür gider
Âdem mi var ki âleme hurrem gelür gider
 İBN-İ kEMAL

7-Cân atar karşu çıkar izzet eder ey Yahyâ
Hançer-i dilber ile bir çıkışur cân olsa
TAŞLICALI YAHYA BEY

8-Şâdmânam gam-ı yâr ile sevinmez bu kadar
Bir gedâ cümle cihân mülkine sultân olsa
TAŞLICALI YAHYA BEY

9-Bir demür tağı delüp boynına almak gibidür
Her kişi âşık olurdı eger âsân olsa
TAŞLICALI YAHYA BEY

10-Kâşki sevdüğümi sevse kamu halk-ı cihân
Sözümüz cümle hemân kıssa-i cânân olsa
TAŞLICALI YAHYA BEY

19 Mayıs 2016 Perşembe

Salih HİLMİ


MAHALLE UÇURUMU

Kırmızı karanfiller düştü mahalleye
Sokaklar kırmızılar giyindi
Korkusuz yıldızlar söndü bu yerde
Sen tuhaf hayallerinde yittin

Mahallede uçurumlar doğurdun
Senin yolun hep arzu çeşmeleriydi
Gözün akbaba gözü sanki
Ürküttün gülü, bülbülü

Neşe mahalle kokusuydu
Sevda yayılırdı çiçeklerde
Bahtiyardık küçük insanlar olarak
Yaşardık, koklardık neşeyi ve sevdayı her daim

Bir kış günüydü mahallede
Hicran bulutları taşıdın umarsızca
Sustum, anlatamadım hatırlarsın
Sözlerin bir bombaydı, düşünmedin

Günler yıl oldu bana
Bir kibrit ateşledin mahallede
Nice ağacı yaktın sinsice
İtiraf et kendine, değişmişsin

Bırak bu mahalleyi, bulutları kuruttun
Kuraktır tüm çevre, her köşe
Cümle bulutla ruhum gamlıdır benim
Git uzak bir mahalleye, bekle akıbetini

Ali KARTAL


BEN 

Ben
Yalnızlığın somut adı
Ümitsizlik ve yıkılmışlığın yoldaşı
Sessiz karanlık sokakların arkadaşı
Yıldızın, ayın, gecenin meçhul sırdaşı

Ben
Kaçan uykuların yoldaşı
Gariplerin ebedi arkadaşı
Dertsiz dertlilerin adaşı
Gönlü kırıkların en başı

Ben
Değilim sana
Yol gösteren bir Süreyya
Kutlularını taşıyor Nuh’uyla

Ve ben 
Yine yapayalnızım.

Macit MAHMUT


YAĞMUR ALTINDA

Piyano dersinden çıktı canı sıkkındı yine. Derslere başladığı günkü piyano sevgisi gün geçtikçe saygıya dönüşüyordu. Eve gitmeden çarşıda birkaç tur atmak istedi, takılabileceği bir şeyler arıyordu aslında. Caddelerde boş geziyordu. Hafiften yağmur başladı. Damlaların sesi arttıkça üstüne gelen insanlardan sıyrılıp yalnızlaşmaya başladığını hissetti. Çevresine baktı; kimileri hatta çoğu koştururcasına bir yerlere gidiyordu, bazısı da telefonlarıyla konuşuyordu. Ama nerdeyse herkes birileriyle konuşuyordu kendisi gibi yalnız olan kimse yoktu sanki. Yazık ki konuşmayan kimseyi göremedi. Yağmur hızını arttırdıkça adeta ayakları yerden kesiliyordu. Yağmur arttıkça insanlar azalmaya başladı. Yağmur artık sağanağa döndü yol kenarındaki suyoluna baktı. “Alt yapıyı görüyor musun, iki dakikada sel aldı ortalığı.” diyecek birisinin olmadığını gördü. Kafasını kaldırdı etrafına tekrar baktı. İşte o zaman gördü yalnız ve telefonla konuşmayan kendisi gibi insanları. Toplu saçlarını açarak her telin ıslanmasına izin verdi. Yalnız ve telefonla konuşmayan insanlar birbirlerinin farkına vardı. Islanmamak için dükkânlara yığılmış bakışlar arasında deli olduğu düşünülen üç insan durdukları yerde birbirlerine bakıyordu. Buğulanan vitrinlerdeki mankenler gibi herkes bu üç insanı izliyordu. Üç konuşmayan insan ise çevrelerindeki bakışlardan habersiz birbirine bakıyordu. Tek duydukları kafalarına sağanak yağmurun sesiydi. Birkaç dakikalık bakışmadan sonra sanki birisi onu uyandırmaya çalışır gibi dürtüyordu. Kafasını çevirdi etrafına bakındı ve bir ses duymaya başladı “Şemsiye, beş lira!” gözünü kapadı, açtı; yeni insanlar gördü, koştururken konuşan şemsiyeli insanlar. Havaya baktı yağmurun yağdığını teyit etmek için. Zira artık ne damlaların sesini duyabiliyor ne de kendisi gibi olan diğer iki insanı görebiliyordu. Islanmamak için dükkânlara yığılmış bakışlar arasında deli olduğu düşünülen üç insan durdukları yerde birbirine bakıyordu. Buğulanan vitrinlerdeki mankenler gibi herkes bu üç insanı izliyordu. 

A.Bahtiyar GÜNDÜZ


CETVEL

Bu zamana bulalım hakiki, şaşmaz cetvel
Tuzaklar böyle garip değildi bundan evvel

Sanmıştık ki alacak hakkını her karınca
Unutuldu som çile bulutlara varınca

Gaye oldu tek mide, insanlık eski moda
Sevgi, saygı kayıptır değerler hep askıda

Hikmet, bilim, hem sanat olmuş sanki boş hobi
Nezahet, ahlak, izzet zamaneye bir fobi

Tefekküre duralım olsun hoşça akıbet
Nihayet bulsun hele bin bir türlü musibet



Ragıp MİRZADE


DİVAN ŞİİRİNDEN YILDIZ BEYİTLER

1- Ettik o kadar ref’i teayyün ki Neşâtî
Âyine-i pür-tâb-ı mücellâda nihânız
NEŞÂTÎ

2-Ehibbâ şîve-i yağmada mebhût eyler a’dâyı
Hüdâ göstermesin âsâr-ı izmihlâl bir yerde
YENİŞEHİRLİ AVNİ BEY (mebhût eylemek: hayretten parmak ısırtmak) 

3-Kesmezem ağyâr cevri ile cânândan ümid
Kim kesilmez havf-ı şeytân ile imândan ümid
AVNÎ

4-Düşman ne denlû saht ise de şâd ol ey Nedîm
Seng üzre gösterir zer-i kâmil ayârını
NEDİM

5-Ağlamakla dürr-i valsa tâlib oldum, ta’n değil
Eylese gavvâs olanlar bahr-i ummândan ümid
AVNÎ

6-Güle gûş ettiremez yok yere bülbül inler
Varak-ı mihr ü vefâyı kim okur kim dinler
KARAMANLI KÂMÎ

7-Gerdûn sitem-i baht-ı siyâh etmeğe değmez
Billâh bu gamhâne bir âh etmeğe değmez
İZZET MOLLA

8-Erbâb-ı aşka pîşe hemân her gün âh imiş
Her bir nefes ki âh ile geçmez, günâh imiş
YENİŞEHİRLİ AVNİ BEY

9-Yerin od etmedik kim vardır erbâb-ı mehabette
Semenderler gibi uşşâk da sükkân-ı âteşdir
ÖRFÎ

10- Dünyaya fayda verenler; sanma olur kâmil insan! 
Yılandan tiryak yapılır; zehir olur bazen derman! 
HARPUTLU İSHAK EFENDİ

5 Mayıs 2016 Perşembe

Salih HİLMİ


KULCUK

Üretirsiniz kulcuk üretirsiniz
Putların şafağıdır yine, yeniden
Kuluçka makineleri seri üretimde
Pulcukla kulcuk enflasyonu
Kalite derdiniz yok
Pulcuk çoksa problem mi var?
Ah ne çok zenginsiniz siz!
Atarsınız yemlerini berhudardır hepsi
Bitmiyor çağın oyunları
Bu putçuklar pulcukla kulcuk bulur durur
Kurusun kuruntunuz, sussun putunuz
Şuurunuz ruhunuzu tutsun





A.Bahtiyar GÜNDÜZ



SOLGUN ZAMAN

Bahçeler solgun, tenha bak şehirler mimoza
Ne acıdır memleket insanlar düşmüş hazza

Bitiyor meşum devre kapanır tozlu perde
Yitirildi tüm denge toplum sanki sergerde

Usul usul yayıldı, kalplere düştü şüphe
Durmadı asla bir an, sevgiye kurdu cephe

Yol kaygan ruhlar ölgün, zaman eriyen bakır
Vefa çölde bir serap, çare yakıcı sabır

Ali KARTAL



YILGI

Yankılanıyor bir ses içimde
Sallanıyor saltanatı muhteşem sessizliğin
Bir el uzanmış sıkıyor ruhumu ruhumla
Kapkara bir boşluk ağrıyan başımda
Ah çınlıyor an be an zamanın
Şu zalim nefesi

Gidiyorum
Gözlerim kalıyor hüzünle arkada
Gidiyorum
Kalbim hırçın, ürperti duya duya
Gidiyorum
Zamansız yağmurla damlaya damlaya
Gidiyorum
Hayallerime hoyratça basa basa
Çok uzaklara



Erkut GÜNER



ANLAYALIM

Vefayı göğe saldın
Dünyanı boşa sattın
Kalbimi kaya sandın
Beni hiç anlamadın

Türküler yakmadım mı?
Yıldız toplamadım mı?
Ardından koşmadım mı?
Seni anlamadım mı?

Maziyi hem silelim
Sevgiye yürüyelim
Ömrü böyle sevelim
Onu gel anlayalım

Ragıp MİRZADE


DİVAN ŞİİRİNDEN YILDIZ BEYİTLER

1-Her kişi câm-ı cezâ içse gerek
Hayr ü şer ektiğini biçse gerek
 (câm:kadeh) NÂBÎ

2-Zemistân geldi hükm-i zemherîr erdi cihân üzre
Felek ak câmeler kesti sevâd-ı bûstân üzre
ZİYA PAŞA

3-Ben usanmam gözümün nuru cefadan amma
 Ne kadar olsa cefadan usanır candır bu
İZZET MOLLA

4-İster isen almağa hikmet kitabından sebak
Hâme-i kudret ne yazmış safha-i ãsãra bak
 (sebak:ders, hâme:kalem) HAYÂLÎ

5-Şâh olmak isteyen gam ile mübtelâ gerek
Âlemde saltanat taleb iden gedâ gerek
ADNÎ

6-Taşlar yedirdin nân yerine bir zaman felek
Nân verdi şimdi ah ki dendâne kalmadı
(nân:ekmek, dendâne:diş) ZİYÂ PAŞA

7-Eğer dilden gelen elden geleydi
 Gedâlar cümlesi sultan olaydı
 ŞEYHOĞLU

8-Göricek yüz çevirir ben kulu şahım, niye ki?
Neyledim,bilseydim bâri günãhım niye ki?
RESMÎ

9-Gönlümü aldun ilâhî beni de al bâri
 Koyma gurbette gönülsüz bu teni bîmârı
NEYLÎ

10-Güçmüş murâda ermek Nevres vefâ yolundan
 Ey kâş kûy-i yâre bir başka râh olaydı
(kâş:keşke, râh:yol) NEVRES-i CEDÎD