Günümüzde
uçuş güvenliği en üst seviyede tutulduğundan uçaklar muazzam sistemlerle
donatılmıştır. Sistemler uçağın havada en verimli ve güvenli bir şekilde seyir
almasını sağlar. Uçakların hava ile ilişkisini en verimli bir şekilde kullanabilmesi
‘aerodinamik’ sistemiyle mümkün
olabilmektedir. Mükemmel bir aerodinamik şekil,
hava sürtünmesinin gövde veya kanatlara yaptığı basıncın en aza indirilmesiyle
elde edilir.Uçaklarda hava sürüklenmesine karşı oluşturulan aerodinamik yapı ancak kuşlardan ilham alınarak istenilen seviyeye
getirilebilmiştir. Bu dizayn benzetmesi sayesinde uçaklar yüksek hızlara
ulaşabilmiş ve akrobasi hareketleri dahi sergileyebilmiştir. Teknik olarak
kuşlarla kıyaslama yapıldığında, son
teknolojiyle imal edilen uçak şekilleri dahi bunlardan çok geri olduğu görülecektir. Son
dönem havacılık teknolojisi eğilimi havacılıkta kuşların sahip olduğu doğal
mükemmel donanımı teknik olarak modern uçaklara tatbik etme doğrultusunda
gelişmiştir.
Göçmen
kuşların seyrüsefer(navigasyon) donanımında
araştırmalar neticesinde, boyun kısımlarında ferromanyetik taneciklerin
bulunduğu ve dünyanın manyetik alanına göre hassasiyet gösterdikleri
keşfedildi. Yapılan araştırmalarda kuşların göç boyunca seyrüsefer(navigasyon)
ekipmanı olarak dünyanın manyetik alanı
kullandığı öğrenilmiştir ayrıca güneş ve havadaki basınç farkından
faydalanmaları, koku alma duyuları ve ultraviyole ışınların yön bulmada kuşların
yardımcı seyrüsefer unsurlarıdır. Uçaklarda, aynı sisteme
dayandırılarak manyetik kumpas
kullanarak manyetik kuzeyi gösteren seyrüsefer
aletleri bu metal kuşlara yönlerini bulmaya yardım eder. Ortalama bir geniş
gövde uçağını düşündüğümüzde iletişim ve
yön bulmak için 6 ile 8 anten ve buna
bağlı olarak bunlarla veri alışverişinde bulunan 4 ile 6 arasında bilgisayar vardır. Uçuş için
hayati bilgileri sıcaklık, basınç ve
yükseklik gibi bilgileri hissedip veriye döken sensör ve probe(uç) lar
da uçak seyrüsefer sistemlerini dolaylı olarak beslemektedir. Bu karmaşık
sistem harici 2 güç ünitesiyle beslenmekte olup en az 3 ilave back-up
(yedekleme) sistemi de vardır. Onlarca bilgisayarın, sensörün ve güç
ünitelerinin bileşkesiyle elde edilen bu kompleks seyrüsefer siteminin en küçük
bir kuşun kullandığı doğal seyrüsefer sistemiyle mukayese bile edememesi
hayretle dikkat edilmesi gereken bir
durumdur. Steve Jobs der ki:” En karmaşık teknoloji en basit görünenlerin
içindedir. Aynı şekilde devasa uçaklara bakıldığında hayranlık uyandırabilir ama küçük bir kuş bile
havacılığın gelmek istediği son sistemleri bünyesinde ihtiva ediyor.”
Kuşların kanatlarında hava ile dolan boşluklar
bulunmakta ve bu da hava direncini önemli ölçüde azaltmaktadır. Bu sayede
kuşlar kaldırma kuvveti elde etmek için harcadığı kalori miktarını
düşürmektedir. İdealleri kuşların uçuş tekniğine ulaşmak olan yapımcılar aynı
sistemi bir Boeing–747 modelinde; kanatlara küçük küçük binlerce delik açarak
uygulayan yapımcılar daha ilk rüzgâr tüneli modellerinde, bu sistemin yepyeni
bir aerodinamik teknik olduğunda fikir birliği etmişler ve yeni imâl edecekleri
uçaklarını bu sistemle donatmaya karar vermişlerdir.
Havacılıkta karşılaşılan en büyük
sıkıntılardan birisi ise yüksek gürültü kirliliğidir. Sadece bu gürültü
yüzünden bazı Avrupa ülkelerinde akşam belli bir saatten sonra ilgili yerleşim
bölgelerindeki hava alanlarına uçakların iniş yapması yasaklanmıştır. Bu
gürültü kirliliğin öüne geçebilmek için üreticiler tekrar kuşların muazzam
yapısına başvurmuştur; öyle ki bir baykuş avının üzerine atıldığında,
avlanan canlı hiçbir ses algılayamaz. Bir hayalet uçak gibi fark edilmeden
uçabilen baykuşun sırrı kanatlarındaki tüylerdedir. Tüylerin kenarında bir testeredeki
gibi dizilmiş sıralı dişler bulunur. Baykuş kanat çırptıkça hava, bunların
arasından geçerek gürültü azaltılmış
olur.
"Aerodinamik ses" ise hava akımında
oluşan girdaplardan kaynaklanır. Girdaplar büyüdükçe ses de artar. Baykuşun
kanadında çok sayıda pürüzlü çıkıntı olduğundan, büyük girdaplar yerine küçük
girdaplar oluşur ve baykuş son derece sessiz bir uçuş gerçekleştirir.
Bir Boeing 787 dreamliner motorunun eksoz
dizaynı bu kuşun muazzam kanat
yapısından esinlenlenilerek yapılmıştır. Motorun ekzos kısmı testere dişleri
şeklinde yapılardan meydana getirilmiş ve hava grirdaplarının çoğunu
engelleyerek gürültü büyük oranda azaltılmıştır, böylece motordan çıkan desibel
max 85 desibel olmuştur ki bu da bağırma sesi 80-90 dB ile aynı seviyeddir.
Uçakların havada tutunabilmesi, uçağın
kaldırma kuvvetinin kanadın altına uyguladığı farklı basınçlar sayesinde
gerçekleşir. Basınç farkından dolayı, kanat üzerinde akıp giden hava, kanat
ucunu terk ederken girdaplar (vorteksler) oluşur. Bu vortekslerin şiddeti
uçağın ağırlığı, hızı ve kanat yapısına göre değişebilir.
Kıvrık kanat uçlarının dışa ve yukarı doğru
yaptığı kıvrımın eğimli olmasının sürtünmeyi azalttığı ve itiş(havada tutunma)
performansını artırdığı bazı uzun menzillere uçan göçmen kuşların bu kanat
yapısından oldukça faydalandığı görülmüştür. Görülmüştür. Kıvrık kanat
uçlarının yeni nesil Boeing 737 uçaklarının menzilini yaklaşık
240 kilometre artırdığı hesaplanmıştır.
Havacılığın teknolojide ulaşmak istediği en
son basamak kuşların sahip olduğu mevcut teknolojileridir. Elbette ki her bir
uçağın üreticisi planlayıcısı olduğu gibi bu kusursuz teknolojinin veya organizmanın da kusursuz bir
planlayıcısı ve bir üreticisi vardır. Her
alanda olduğu gibi havacılıkta da inovasyonumuza yön verebilecek varlıklar bize
hep ilham kaynağı olmuştur. Uçaklar, kuşlar kadar özgür uçana dek bu inovasyon
devam edecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder