ÇELİŞKİ SAĞANAĞI
Nefret ettiğimiz hisler var mesela veya duygular ya da duyular... Kendimizin
bile bile oluşturduğu, yıkılmaz kaleler gibi olan alışkanlıklarımız var. Kaleyi
yöneten komutan da biziz, kalenin dışındaki nefer de. Kale kapısındaki kilidi
koyan da biziz, anahtarın sahibi de. Savaşı kazanan da biziz, kaybeden de.
Normatif düzeni kuran da biziz, isyanı başlatan da. Harekat Ordusu mu gerekiyor
yoksa hareketliliğe karşı bir direniş mi? Bu sistemin ana parçası olan
dişlilerin dinamik haldeyken çıkardığı ses nasıl olur da, statik durumundaki
halinden daha sessiz kalır? Bu duruma sessiz kalan da biziz, taraftar da.
Holiganlık başka, oynamak başka, oynatmak başka, oynatılmak başka… Hepimizin
birer rolü var istediğimiz şekilde oynadığımızı sanıyoruz madem öyle neden
isteklerimiz bitmez? Başkası için mi istiyoruz yoksa egomuzu, başkaları üzerine
inşa edip biz de başkalarını mı oynatıyoruz? Taktik, tiki tak şeklinde
ilerliyor bu zamanda; o ona, o da ona pas atıyor buna hiyerarşi diyoruz. İşte sistem budur. Bazen yükselirsin
çoğu kez alçalırsın, bazen yukarıda kalırsın ve o zaman da alçaklaşırsın. Şimdi
söyle bana nerede olduğun mu önemli, yahut nerede görüldüğün mü?
Gölgeler aleminde aynaların karşısında o
şehvetli maskelerimizle raks ediyoruz. Eşlerimizi rastgele seçip, mühim
olduğunu karşısındakine hissettirmeye çalışıyoruz. Sonra bir başkası geliyor, ona
da aynı muamele. Bir şeyleri kazandığımıza inandırma kompleksine giriyoruz. Ve
kaybettiğimizi görmemek için maskeyi hiç çıkartmıyoruz. Aman yüzümüz
gözükmesin, eşlerimiz bilmesin yoksa ne ehemmiyeti var partner değiştirmenin?
Ve dans devam ediyor. Sonra kukuletalı birisi geliyor ve müzik duruyor. Herkes
yerini alıyor. Her şey unutuluyor, hatırı sayılmayan hatıralar kısa bir süreliğine
hafızamızda yer ediniyor. Unutulmaya mahkumlar. Unutulmadık belki, ama mahkumuz
bu hayata. Birileri ziyarete geliyor, ihtiyacını giderdiğini zannediyor ve bir
nebze rahatlattığına inanıyor. Sonra onlardan da ümit kesiliyor. Yalnızlığın
tek gerçek kurtuluş olduğuna inanıp savaşı kazandığımızı düşünüyoruz. Ve sonra
tekrardan hatırlatıyor sistem, bu bir oyun… Savaşı kazanan da biziz kaybeden
de... Komutan da biziz, nefer de, strateji de… Zaman da onların, mekan da,
sevdiklerimiz de... Yalnızız…
O anlasın diye yazdım
herkes anladı
Ama kimse anlatamadı hiçbirini
Öğrenemediler kimsesizliği
Kimse sizi öğrenemedi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder