18 Haziran 2015 Perşembe

Abdülmecid ORHAN




SÜPÜRGE

Çeşitli bitki dallarından bilhassa süpürgeotunun çalılarından yapılan bir temizlik aracıdır süpürge. Fundagiller grubuna giren süpürgeotu, işlenmemiş topraklar üzerinde yetişmekte. Bazı rivayetlerde tohumunun Arjantin’den Yugoslavya’ya getirildiği ve oradan da Musevi vatandaşların ülkemizde yaygınlaştırıp süpürgecilik mesleğini bir kazanç sektörü haline getirdiği anlatılmaktadır. Günümüz evlerinde kûşe-i uzletini elektrikli süpürgelere terk eden süpürge, modern çağın cihazlarına karşı aramızdan ayrılmayı şimdilik kabullenmiş gibidir. Evlerden kovulmuş olsa da hala apartmanların, balkonların bir köşesinde sığıntı olarak varlığını hissettirmektedir. Ancak burada da naylon ve plastik fırçaların tehditlerine de boyun eğmeye başladığını hatırlatalım.

Elli yıl önce Edirne’de üç yüz süpürge ustasından bahsedilirken günümüzde beş on kişi kaybolmaya yüz tutan bu ata mesleğini isteksizce sürdürmektedir. Eski zamanlarda süpürgeciler, kendi hanlarında ufak bir dükkânla üretime katkıda bulunurdu. Yaprağından ve tohumundan temizlenen çalıları süpürgeciler, üreticiden borsada (ilginçtir, ama Edirne’de süpürgenin bir borsası bulunmakta) açık artırma usulüyle alıp dükkânına getirirdi. Yeşilimsi veya toprak sarısına yakın bir tonda olan süpürge telleri, su ile ıslatılıp penceresiz kapalı bir odaya konulurdu.  Bu kapalı mekândaki bir leğende kükürt yakılır ve bir gece boyunca kükürt dumanına maruz bırakılan süpürge telleri, sabah fırın kapısı açıldığında sarımtırak bir renkle ustasının karşısına çıkıverirdi. Sonra sırayla tellerin kalınlığına ve boyuna göre ayıklanması, sarmaç denilen omurganın oluşturulması, yavru demetlerle taslağın meydana getirilmesi, tepeliğin çıkarılması, ayakçak ve el mengenesiyle süpürge biçiminin verilmesi, çuvaldızla dikilip son olarak tokmakla sağlamlaştırılarak büyük bir sabrın ve çilenin neticesinde üretilirdi. Ustasının onca eziyetine, cefasına ses çıkarmayıp süpürgeotu olmaktan süpürgeliğe terfi eden temizlik aleti, çarşı ve pazarda kendisini alıp götürecek sahibini sessizce beklemeye başlardı.

Kimi yörelerde ormandaki çalıları toplayıp bunları çalı süpürgesi yaparak zeytin, fındık harmanında çiftçiye satarak evine ekmek parası götürenler de bulunmakta. Ayrıca gece ve gündüz demeden cadde, sokakları hiç yüksünmeden arşınlayıp tozu, artığı, süprüntüyü temizleyen temizlik işçilerinin en büyük yardımcısı olan tahta saplı süpürgeleri unutursak onca hizmetlerine karşı vefasızlık yapmış oluruz. Helal lokma için sokakları dilsiz dostu süpürgeyle karış karış ederek pir ü pak etme azmindeki bu emekçilere bazen Erkin Koray gibi veryansın edenler de çıkmakta. Ne diyordu sanatçı o meşhur şarkısında “Aşktan yana şansım yok / Ağlıyorum derdim çok / Aşkımı kaybetmişim / Sordum sordum bulan yok / Dün gece çok aradım / Aradım bulamadım / Kör olası çöpçüler / Aşkımı süpürmüşler.” Bazen bu emekçi tayfası kendini bilmez veletlerin sözlü saldırısına da uğrar. Birkaç yıl önce Kocaeli’de bir gencin elindeki kemerle kendi halindeki temizlik işçisine sözlü ve fiziksel saldırıda bulunmasını unutamayız. Temizlikçi; bu genci  “Oğlum, bak git!” diye defalarca uyarmış, fakat genç aldırmamıştı. Sabır küpü taşan gariban emekçimiz, elindeki tahta saplı süpürgeyle bu haddini bilmezi kovalamıştı. Bu anları o esnada telefonuyla kameraya çeken başka biri, görüntüleri sanal aleme yükleyince birkaç dakikalık video izlenme rekoru kırmış, uyanık girişimcilerimiz de tişörtlerini basmıştı. Para kokusu alan bazı yapımcılar da filmini çekmişti.

Avrupa tarihinde tahta saplı süpürgenin imajı ise hiç de iyi değildir. Mitolojiye göre cadılar bu tahta saplı süpürgeye binerlerdi. Sivri şapkalı, siyah pelerinli cadılar süpürgelerine atlayınca kapıdan, pencereden hatta bacadan uçarak göğe çıkmaktaydı. Süpürgesiyle havalanıp giden kötü cadının şeytanla veya diğer cadılarla buluşmaya gittiği Avrupa mitolojisinde tasavvur edilirken on yedinci asırda cadı suçlamasıyla yaklaşık otuz bin kadının değişik biçimlerde öldürüldüğünü de hatırlatalım. Neyse ki son dönemde sinema ve fantastik romanlar sayesinde cadılar ve süpürge daha iyimser bir imaja kavuşmuştur. Burada Harry Potter’a daha doğrusu yazarı İngiliz J. K . Rowling’e teşekkür etmesek süpürgelerin bile gönlü kalır. Ne de olsa nice çocuğa süpürgeyle uçabileceklerini hayal ettirmesi küçümsenecek bir şey değil.

Divan şiirinde süpürge, Farsça bir sözcük olan “cârûb” ile de karşılanmıştır. Şair Nef’î, sevgi süpürgesinden söz ederken şu mısralara yer verir : “Sînemde ne varsa ise gamın sildi süpürdü / Pâk etti harîm-i dili cârûb-ı muhabbet”. Hikmetli şiirin üstadı Nâbî, süpürgeyle tevbe arasında latif bir benzetme kurarken “Ettikçe rûy-mâl zemîn-i nedâmete / Rîş-i sefîd-fâm ile cârûb-ı tevbeyiz” deyip pişmanlık toprağına yüz sürdükçe aksakalının tevbe süpürgesi gibi olduğunu dile getirmiştir.

Dünyanın devâsâ süpürgesi rüzgâr, yüksek basınç alanından alçak basınç alanına doğru genellikle yatay biçimde hareket ederken tabiatta büyük ya da küçük değişikliklere vesile olur. Rüzgâr; sonbaharda ağaçları bir o yana bir bu yana sallarken kuruyan yapraklar kısa sürede dökülür, bu sayede ağaçların temizlenmesini sağlar ve yerde biriken yaprakları bir köşeye süpürüverir. Çöllerde kumları önüne katıp başka taraflara doğru götürüp çeşitli şekiller meydana getiren rüzgâr süpürgesi, bu uçsuz bucaksız bölgelerin en mahir ressamı olarak çöl kumlarıyla oynamaktan zevk alır sanki. Başka bir vakit orman yangınlarında sanki ateşi önüne katıp süpürür, sonra da binlerce canlı ağacın tutuşup gitmesine göz yumar. Gün gelir bulutların peşine düşerek onları başka mesafelere doğru koşturur, böylece pek çok diyarın canlanıp bereketlenmesini sağlar. Koca şehirlerin üzerindeki kirli havayı uzaklara doğru süpürüp dağıtan rüzgârın bu hizmetini insanoğlu nasıl yapabilir ki?

Bir yerlerde o eski şöhretli günlerin hayaliyle avunan talihsiz süpürgeler, devrin vefasızlığından ne kadar dem tutsalar da onca asır görevlerini hakkıyla yapmanın gururunu taşımakta. Unutulmanın eşiğine gelen süpürgeler, hâlâ bazı bölgelerde ve çeşitli sahalarda vazgeçilmez olmanın tadını biraz çıkarsa da kendilerini bir nebze avutmaya çalışmaktadırlar.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder