21 Mayıs 2015 Perşembe

Abdülmecid ORHAN



MERDİVEN BASAMAKLARI

Yukarı çıkmak veya aşağı inmek için basamaklı bir yol aracı olan merdiven, iki katı birbirine bağlarken yatay, dikey ya da dairesel şekillerden meydana gelmektedir. Sabit bir yerde inşa edilip kişiyi bir yükseltiye veya aşağıya ulaştırmaya yarayan adımlı adımlı gidilen yoldur. İngilizcede steps, stairs sözcükleri basamaklı merdiveni ifade ederken seyyar olanı ladder sözcüğüyle karşılanır.

Farsçadan alınan merdiven zamanla dönüşüme uğramıştır. Türkçenin Sırları kitabında Nihat Sami, merdivenin tarihçesini anlatırken neverd-i bâm sözcüğünün tavana yükselen kıvrım, basamaklı yol olduğunu belirterek zamanla nerdbân’a sonraları Türk söyleyişi ile nerdüban’a dönüştüğünü kayda geçirir. Yunus Emre “Meskenetten buldular kimde erlik var ise / Nerdübândan iterler yüksekten bakar ise“ mısraları ile merdiveni eski haliyle dizelerinde kullanırken iki  asır sonra da Necati Bey “Evvel kademde başını ver yâra ey gönül / Kim nerdübân-ı ışka çıkılmaz ayak ayak” diyerek sözcüğü eski biçimiyle kullanmaya  devam etmiştir. Türkçe ırmağında yolculuğunu sürdüren sözcük, asırlar sonra merdüvan, merdüven nihayetinde merdiven şeklini almıştır.

Yapılış itibarıyla ahşap, mermer, taş, metal, ip gibi farklı malzemelerle hayatımızda yer alırken seyyar, katlanabilir merdivenler de hayatın farklı köşelerinde karşımıza çıkmaktadır. Merdivende yürümek, normal yolda yürümekten daha çok enerji kaybına uğratır. Basamakların yüksekliği ve her basamağın derinliği belli oranlar gözetilerek yapılmalı ki inip çıkarken basamaklar ayaklarınızın altında kendilerini belli etmesin. Ayaklarınız belli bir ritmi yakalayıp sizi istenilen noktaya ulaştırsın. Eğer ölçüsüz yapılmışsa ve bazı basamaklarda kişi tökezliyorsa o merdivenin veya basamaklarının elden geçirilmesi şarttır.

Nathan Ames 1859’da yürüyen merdivenin patentini alınca merdivenin sessizliğini, donukluğunu ortadan kaldırarak ona bir hareket kazandırır. Merdivende yürümekten hazzetmeyen insan bu makineyi severek tüm dünyaya yaymıştır. İnsanoğlu yürüyen merdivene kendini taşıtıp arabaya binmiş yolcu edasıyla kımıldamadan beklerken aslında bir fabrikada seri üretim bandındaki nesnelere benzemeye başladığını düşünememiştir. Merdiven yukarı çıkarken veya aşağı inerken hareketsizce durup kısa yolculuğun tadını basamaklarda çıkarmaya çalışanlar, arkadan gelip de acelesi olanların yolunu kapattıkça insanlık yeni bir bencillikle daha tanışmaya başlamıştır.  Yürüyen merdivenin başka bir türevi kayan rampalar veya bantlar, insanları tuhaf bir nesneye çevirme işlevini sürdürmeye devam etmektedir. Makineyi üreten insan, zamanla makine tarafından ruhu olan bir başka makineye dönüşüme uğramıştır sanki.
Ahmet Haşim, merdivenin makineleşmediği eski İstanbul’da onu sonsuzluğa kapı aralayan bir imge olarak anlatır. Merdiven şiirini okurken ışıltılı mısralar parlayıverir ruhunuzun göklerinde: “Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden / Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak / Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak / Sular sarardı… Yüzün perde perde solmakta…” Nedir buradaki merdiven? Hayat mı, Allah’a yaklaşma mı, ulaşılmak istenen yüce bir mefkure veya hayal mi? Şiirin tamamı okunduğunda Cahit Sıtkı’daki ölüm duygusu da aklınıza geliverir, ancak Tarancı’nın bembeyaz kış tabloları ruhunuzu yoklayıp geçse de anlık bir ürkütücü flashbacktir bu. Haşim ruhumuza bir sonbahar tablosu çizerek bizi derin korku hisleriyle baş başa bırakmaz, kalbimize bir şeyler fısıldar. Tarancı korkuya sürüklerken Haşim daha mütevekkil bir keyfiyettedir.

Merdiven denilince illa ki basamakla çıkılacak yine basamakla inilecek diye düşünmeyebiliriz. Bir uçak veya uzay aracı da olabilir, inerken bir paraşüt veya planör de akla gelebilir. Çıkış zordur merdivende, ancak aşağı doğru inmek çok süratli olacaktır. Uçakla, balonla, paraşütle göğe çıkmak hiç de basit değilken inmek kolay ancak tehlikelidir. Felix Baumgartner 2012’de 2 saat 30 dakikada helyum balonuyla özel bir kapsül sayesinde stratosferin sınırına varıp dünyaya 39 bin metrelik mesafedeyken paraşütle bir atlayış gerçekleştirerek üç dünya rekoru kırar. Baumgartner 3,5 dakikada New Mexico çölüne inmeyi başardığında dünyanın yedi atmosfer basamağından ikisini troposfer merhalesini geçerek stratosfer basamağına ulaşıp buradan atlayınca sema merdiveninden düşüşün çok hızlı olabileceğini milyonlarca insana canlı yayında göstermiştir.
Arapçada merdiveni anlatan sözcüklerden biri de çıkmak, yükselmek anlamında olan uruc kelimesidir; türetme neticesinde mi’râc sözcüğü meydana gelerek yükseğe çıkma manasında kullanılmıştır. Mirâc ayrıca dinimizde Peygamberimiz Hz. Muhammed’in(sav) Mescid-i Haram’dan Burak aracılığıyla Kudüs’e oradan da göğe yolculuğuna da denilir. Bu yolculukta yedi kat gök katmanının her birinde yedi peygamberin karşılaması, Cebrail’in (as) Sidret’ül Münteha’dan öteye geçemeyip Efendimiz’in (asm) yalnız olarak Allahü Teala ile görüşmesi, cennet ve cehennemi görmesi nakledilir. İsra Suresi’nde “Ayetlerimizden bir kısmını göstermek için kulunu bir gece Mescid-i Haram'dan alıp çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya götüren Allah’ın şanı ne yücedir. Şüphesiz ki O her şeyi hakkıyla işiten, her şeyi hakkıyla görendir.” ayetlerinde bu mucizevi yükselişe, manevi bir merdivenle yukarı çıkmaya işaret edilmektedir.

İnsanı ürküten yüksek merdivenlerden biri Hawai’nin Oahu adasındaki 4 bin basamaktan oluşan Haiku Stairs’tir. Normal şartlarda Haiku Stairs yedi sekiz saatlik bir yolculuğu kapsar. Yağmurlu, sisli ve karanlık bir akşam vakti bu merdivenlerde, çılgınlara has bir biçimde tersten yürümek hayata dair bazı ipuçlarını insana verebilir. Zihninizde bir hayal kapısı açıp düşünürken ileriyi göremeyip sadece geçtiğiniz yola baktığınızı tasavvur edin.  Elinizde kibrit, mum, meşale, fener veya projektör olduğunu var sayın. Karanlıktasınız ve yağmur elinizdeki aydınlatma nesnesini söndürmeye çalışırken geri geri yürüyerek ilerliyorsunuz. Zihin veya kalp dünyanızın ufkuna göre geride kalan mesafeleri farklı araçlarla aydınlatma çabasındayken üç adım sonra basamakların sizi aşağı mı yukarı mı götüreceğini kestiremiyorsunuz. Bir elinizle korkuluğu tutup diğer elinizle aydınlatma aracınızı kavramaya çabalarken belki de yağmura karşı şemsiyenizi de bırakmak istemiyorsunuz. Ancak bir kişinin yürüyebildiği merdivenleri korku ve heyecanla aşarken kalbiniz güm güm atmaktadır. Göremiyorsunuz ardınızı. Sizi ne bekliyor? Yolun durumuna göre tahminlerde bulunup kimi zaman uçurum kenarında, kimi zaman ağaçlık alanlarda, belki enfes bir manzarayı izleyerek yürüyüşünüzü sürdürüyorsunuz ve merdivenler bitmiyor sanki. Bazen hayat işte bu tehlikeli, şaşırtıcı, renkli merdiven yürüyüşüne benzemekte. Ardınızda sizi ne bekliyor? Ayrıca bu yolculuğu sadece bir kez yapma şansı var ve her kim olursanız olun bir çukura yahut zirveye ulaşıp yolculuğunuzu nihayete erdireceksiniz.

Merdivenle nereye ulaşma çabasındasınız, onu hangi noktaya dayadınız; bu iki sorunun cevabını rahat verilebildiğinizde merdiven daha değerli bir anlam kazanabilecektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder