21 Mayıs 2015 Perşembe

Yunus TUĞRUL





DÜŞÜNCE DENİZİ

Hava çok soğuktu. Düşüncelerle kendini ısıtmaya çalışıyordu. Gerçekten mümkün olsaydı ısınmak, herhalde vücudunu yakabilirdi. Kafasında oluşan ve birbiri ardınca sıralandıkça büyüyen ve büyüdükçe çözümsüzleşen sorular dış yüzünü bırakıp içini kemirmişti. Bu düşünce bombardımanın arasında üşüdüğünü hissetti. Çünkü o bir insandı veya öyle olduğunu mu zannediyordu? Kafasına yüklenen ağır betonlar, sütunlarını çökertmiş ve binası temelden sallanıyordu. Çok fazla düşünüyordu. Hatta bazen sadece düşünce âleminde kalabilmek için yatağından çıkmıyordu. Kendini dört duvar arasına sıkışmış hissediyordu. Ama bu dört duvarın da üzerine doğru geldiğini sonradan anlayabilmişti. Sevdiği insanlara yardımcı olabilmek istiyordu. Ancak yapamıyordu. Elinde kağıt kalem olsa belki bir kalem, mazeret yazabilirdi neden yapamadığı adına. Ancak hepsini kalemini bitirmeden geri silecekti mazeret olu kalemiyle. Çözüm neydi bilmiyordu ancak her şey sorundu onun için. Dönen dünyada duran bir adam onun için bir sorundu. Dönen dünyada duranların aksine dönenler ise onun rahatlamasını sağlıyordu. Bu dönenler olmasa herhalde çoktan düşüncelerini darağacında sallandırmıştı. Bazen böyle olduğu için minnettar kalıyordu Yaratıcı’ya. Ancak düşünce denizinde çırpınırken neden ben dediği oluyordu. Düşünce denizindeki sularla birlikte hareket eden seremonik isyanını, denizin ortasındaki seremoniye inat bir şekilde duran tahta parçasıyla dağıtıyordu. Bu düşünceleri aklına getiren benlik duygusu yırtıp atıyordu. Biriyle konuştuktan sonra kaybolan kayıp düşüncelerinin yerini dolduramıyordu. Esen rüzgârın ne getireceği belli olmuyordu ve onun rüzgarı gül getirmiyordu. Düşünce denizinde çırpınırken yürüdüğü karmaşık yolda ona eşlik edenleri çok seviyordu. Herhalde o tahta parçasının sebebi onlardı. Galiba herhaldesi fazlaydı. Ne zaman düşünce karmaşasına dalsa kendini denizde gibi hissediyordu. Nedenini bilmiyordu galiba öğrenemeyecekti de. Aslında bu düşünce karmaşasının çözümünü görebiliyordu, fakat gemiye binmeden buzdağı korkusu kaplıyordu içini. Hareketsiz ve sürekli limanda bekliyordu. Hava çok soğuktu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder